2000 yıl önce ne yiyorsak onu yemeye devam ediyoruz

2000 yıl önce ne yiyorsak onu yemeye devam ediyoruz”
18 Nisan 15:33 2017

Orta Asya’dan Orta Avrupa’ya Türk Mutfağının 2000 yıllık Hikayesi’ni anlatan Osman Serim, 10-15 yıl sonra Türk mutfağının dünyada daha fazla tanınacağını söyledi. “2000 yıl önce ne yiyorsak hala onu yemeğe devam ediyoruz” diyen Serim, pastırma, kavurma, yoğurt, tulum peyniri ve tereyağını örnek gösterdi. Serim’e göre, İslamiyet yemek kültürümüzü de şekillendirdi.

Türk mutfağının hikayesini merak edenler, Tadında Anadolu’nun Capitol şubesinde düzenlenen, “Orta Asya’dan Orta Avrupa’ya Türk Mutfağının 2000 yıllık Hikayesi” adlı etkinlikte buluştu. Ünlü yiyecek ve içecek danışmanı Osman Serim’in konuşmacı olduğu söyleşide, Türk mutfağının tarihsel değişiminden sofralarımızın vazgeçilmezi lezzetlerin doğuşuna birçok konu ele alındı.

“Göçebe kültür belirleyici oldu”

Türklerin göçebe bir kültürden geldiğini ve savaşçı olduğunu vurgulayan Osman Serim, bu durumun atalarımızın ne yiyip içtiği konusunda ipuçları verdiğini söyledi. Serim, şöyle devam etti:

“2000 yıl önce ne yiyorsak hala onu yemeğe devam ediyoruz. Örneğin pastırma, kavurma, yoğurt, tulum peyniri, tereyağı… Bütün bu yiyecekler eti, sütü bozulmadan uzun süre saklamak için ortaya çıkmış ve hala en sevdiğimiz lezzetlerden… Mutfağımız göçler sırasında gelişip, değişip oluşmuş ve gittiğimiz her coğrafyadan yemeğe dair bir şey öğrenmişiz. Patlıcan Kuzey Hindistan’dan gelmiş, yoğurt ve patlıcanı birlikte tüketmeyi de yine bu coğrafyadan öğrenmişiz. Afganistan-İran coğrafyasından pilav, köfte ve mezeleri almışız. Ancak bu lezzetleri öyle geliştirmişiz ki bugün Türkiye’de etli-etsiz 300 çeşit köfte var. Dünyada böyle köfte zengini bir mutfak bulunmuyor.

Şeker ve kebap ise mutfağımıza Arap coğrafyasından gelmiş. Malazgirt Zaferi sonrası Anadolu’da Ermeni, Kürt, Rum, Süryaniler gibi farklı kültürlerle kız alıp vermemiz yemek kültürümüzü çeşitlenmiş. İslamiyet inancı da yemek kültürümüzü şekillendirmiş. Örneğin kan mekruh kabul edildiği için Türk kültüründe etler çok pişmiş yenir.”

İstanbul’un lezzetleri

İki büyük imparatorluğa ev sahipliği yapmış İstanbul’un sofistike lezzetlere sahip olduğunun altını çizen Osman Serim, “Bizans İmparatorluğu’nda hammaddesi pahalı, pişirmesi zahmetli yemekler yapılırdı. Örneğin şeker herkesin ulaşamadığı bir üründü ama Bizans mutfağında kendine bolca yer bulurdu. Sütlü tatlılar bize Bizans’tan geçti, daha çok şerbetli tatlılar tüketirdik. Osmanlı, İstanbul’u aldıktan sonra sütlü tatlılarla tanıştı. Milli mutfağımızın oluşumu ise Cumhuriyet’in ilanından sonra oldu. Osmanlı mutfağı yöresel iken, Cumhuriyetle birlikte lezzetlerimiz kendi doğduğu yerden çıkıp başka şehirlere de gitti ve bu sayede millileşti. 10-15 yıl sonra dünyada Türk mutfağı daha fazla tanınacak” dedi.

  Etiketler


Emoji İle Değerlendir

0 Mutfak Haber Emoji İnanılmaz

İnanılmaz

0 Mutfak Haber Emoji Muhteşem

Muhteşem

0 Mutfak Haber Emoji Beğendim

Beğendim

0 Mutfak Haber Emoji Beğenmedim

Beğenmedim

0 Mutfak Haber Emoji Üzüldüm

Üzüldüm


Yorumlar