Balık yemek Parkinson hastalığının önlenmesine yardımcı oluyor

Tweetle

27 Nisan 00:13 2018

Bugüne kadar yapılan araÅŸtırmalar, balık yemenin biliÅŸsel saÄŸlık üzerinde olumlu etkilerinin olduÄŸu teorisini destekliyor.

Omega yaÄŸ asitlerinin, balıkların biliÅŸsel saÄŸlık üzerindeki olumlu etkisinin kaynağı olduÄŸu düÅŸünülüyor ancak bu bilimsel olarak kanıtlanmış deÄŸil.

Yapılan son araÅŸtırmaya göre ise, pek çok farklı balık türünde bulunan parvalbumin proteini, Parkinson hastalığıyla iliÅŸkilendirilen bazı protein yapılarının oluÅŸmasını engellemeye yardımcı oluyor.

Vücutta doÄŸal halde bulunan "alfa-sinüklein" adlı proteinin, kalın yassı ÅŸekilde bükülerek amiloyit adı verilen anormal kümeler oluÅŸturduÄŸunda, Parkinson hastalığının ortaya çıkmasında rol oynadığı biliniyor. Hatta bu protein "Parkinson proteini" olarak da anılıyor.

Ä°sveç'teki Chalmers Teknik Üniversitesi'nden araÅŸtırmacılar, parvalbumin proteinlerinin, alfa-sinüklein ile birleÅŸerek amiloyit adı verilen kendi kümeleÅŸmiÅŸ gruplarını oluÅŸturabildiÄŸini buldu.

Parvalbumin, böylece alfa-sinüklein proteinlerinin birleÅŸmesini engelleyerek, hastalığın ortaya çıkmasına yol açan anormal amiloyitler oluÅŸturmalarını engelliyor.

Çalışmanın lideri Pernilla Wittung-Stafshede, "Parvalbumin, Parkinson proteinini topluyor ve kendisi kümelenerek, onun kümelenmesini engelliyor" diyor.

Parvalbumin proteini pek çok balıkta bulunuyor ancak oranları yılın dönemlerine göre farklılık gösterebiliyor.

'Balığı özellikle sonbaharda yiyin'

AraÅŸtırmacılardan Nathalie Scheers, "Balık, artan metobolik faaliyetlerinden ötürü normalde yaz sonunda çok daha besleyicidir. Balıklar yaz aylarında güneÅŸ gördükten sonra parvalbumin oranlarında artış olur, bu yüzden sonbaharda balık tüketimini artırmak iyi olabilir" diyor.

Wittung-Stafshede bu tür hastalıklarla mücadelenin önemini ise ÅŸu sözlerle anlatıyor:

"Bu hastalıklar yaÅŸla birlikte ortaya çıkıyor ve insanlar artan bir ÅŸekilde daha uzun yaşıyor. Gelecekte bu hastalıklarda bir patlama yaÅŸanacak ve ürkütü olan ÅŸu ki henüz bir tedavileri yok. Bu yüzden umut vadeden her türlü ÅŸeyin peÅŸinden gitmek zorundayız."